بَاب
صَلَاةِ
الْعِيدَيْنِ
239. Bayram Namazları
Müslümanların, birisi
Ramazan'dan sonra (Fıtr Bayramı) diğeri Zilhicce'nin 10. günü başlayan (Kurban
Bayramı) iki bayramları vardır. Bu bayramlarda kılınan özel bir namaz vardır.
Bu namazın meşruiyetinde bütün âlimler müttefik olmakla beraber, hükmünde
ihtilâf etmişlerdir. Bayram namazları Hanbelîlere göre, farz-ı kifâye,
Hanefîlere göre vacib; diğer ulemâya göre sünnettir. Vücubuna kail olan
Hanefîlere göre, kendisine cuma namazı farz olanlara bayram namazı vâcibtir.
Edâ yönünden de cuma ve bayram namazları arasında bir benzerlik mevcuttur. Her
ikisi de cemaatle kılınır. Her ikisi de ikişer rekattır ve hutbeleri vardır.
Ancak cumanın hutbesi (Hanefîlere göre) vâcibtir ve namazdan önce irad edilir.
Bayram namazlarının hutbeleri ise sünnettir ve namazdan sonra okunur. Cuma
namazından farklı olarak bayram namazlarında zaid tekbirler vardır.
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
حُمَيْدٍ
عَنْ أَنَسٍ
قَالَ قَدِمَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْمَدِينَةَ
وَلَهُمْ يَوْمَانِ
يَلْعَبُونَ
فِيهِمَا
فَقَالَ مَا
هَذَانِ
الْيَوْمَانِ
قَالُوا
كُنَّا نَلْعَبُ
فِيهِمَا فِي
الْجَاهِلِيَّةِ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ
اللَّهَ قَدْ
أَبْدَلَكُمْ
بِهِمَا خَيْرًا
مِنْهُمَا
يَوْمَ
الْأَضْحَى
وَيَوْمَ
الْفِطْرِ
Enes b. Mâlik
(r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) Medine'ye teşrif ettiklerinde
Medine'lilerin eğlenip oynadıkları iki günleri vardı. Efendimiz: “Bugünler
neyin nesidir?" dedi.
Biz câhiliye devrinde
bugünlerde eğlenirdik (ya Resulallah), dediler. Bunun üzerine Resûlullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz Allah size bu günlerin yerine
daha iyilerini, Kurban ve Fıtır günlerini (Kurban ve Ramazan Bayramlarını)
verdi" buyurdu.
İzah:
Hâkim, el-Mustedrek, I,
294; Ahmed b. Hanbel, III-103, 235, 250.
arrvi ama
Medine'Iilerin Câhiliye devrinde bayram kabul edip eğlendikleri iki günleri
vardı. Bunlar ilkbaharın ilk günü olan ve 21 (yirmibir) Mart'a rastlayan
"Nirûz veya Nevruz" ile sonbaharın ilk günü olup 21 Eylül'e tesadüf
eden "Mihricân" denilen günlerdir. Bugünlerde hava oldukça mutedil,
Hadis-i şerif,
müslümanların kendilerinin olmayan bayramlara itibar etmemelerini gayr-ı
müslimlerin bayramlarım kutlamamalarım emretmektedir.
Hanefî âlimlerinden Ebû
Hafs el-Kebîr:
''Nevruz gününde o günü
tazim maksadıyla müşrike hediye olarak bir yumurtada dahi veren kimse kâfir
olur" der. Yine Hanefî âlimlerinden el-Hasen b. Mansur da bu konuda
şunları söyler: "Niruz (Nevruz) günü başka günlerde almadığı bir şeyi
satın alan veya kâfirlerin bugüne saygı duydukları gibi saygı duyarak
başkasına hediye veren bir kimse kâfir olur."
Bu âlimlerin sadece
Nîrûz gününü söz konusu etmeleri devirlerinde gayr-ı müslimlerin en yaygın
bayramı bu günde olduğu içindir. Yoksa memleketimizin bazı yerlerinde kutlanan
Noel hastalığının veya gayr-ı müslimlerin bayramları olduğu halde bazı
bölgelerde mevzii olarak kutlanan bazı günlerin Nevruz gününden farkı yoktur.
Nevruz için söylenen hüküm bugünler için de geçerlidir. Çünkü Nevruz için
söylenenler, bugün müşriklerin bayramı olduğu için söylenmiştir. Noel
da Hıristiyanların bayramıdır.
Bu gibi günlerde gerek
Müslümanlarla ve gerekse kâfirlerle hediyeleşmek caiz değildir. Çünkü bu tür hareketler
böyle günlere değer verildiğinin alâmetidir. Halbuki Allah'ın Resulü gayr-ı
müslimlerin bayramlarına itibar edilmemesini emretmiştir. "Bir kavme
benzeyen onlardandır" buyurulduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Birçok âlimler,
bayramları hâricinde de gayr-ı müslimlerle hediyeleşmeyi uygun görmemişlerdir.
Çünkü hediyeleşme dostluğun alâmetidir. Sevgiye vesiledir. Halbuki Allah
Teala; "Ey iman edenler! Benim ve sizin düşmanınız olan (kâfirHeri
kendilerine sevgi beslediğiniz dostlar edinmeyin"[Mümtehine 1] buyurmuştur.
O halde her ne sebeble olursa olsun, kâfirlere hediye vermek ve onların
hediyelerini kabul etmek doğru değildir.